• Saturday 27 April 2024

Articles in Turkish

“Kıbrıs’ın geleceğini belirleyen beş saniye”

“Tam olarak 50 yıl önce bu günlerde Kıbrıs Cumhuriyetini ilan eden Zürih-Londra Anlaşmaları imzalanmıştı. Bu anlaşmalarla birlikte, EOKA’nın silahlı mücadelesinin hedefi olan Enosis reddediliyor ve Kıbrıs, Kıbrıs Türk azınlığıyla ortak olan bağımsız bir devlete dönüşüyordu.

 

Kıbrıs’ın kaderi, artık yıl olan 1959’un 29 Şubat’ında sadece bir anda belli oldu. Makarios   ile İngiliz Sömürgeler Bakanı Lennox Boyt arasındaki görüşmeler tamamıyla beklenmedik bir şekilde çöktüğü zaman… Etnarh olarak Kıbrıs sorununu ele alan kişi de olan Makarios, İngilizlerle neredeyse  özyönetimle ilgili geçici çözümde uzlaşmıştı ve bu Enosis ihtimal dışı bırakmıyordu. Ancak bu anlaşma, Makarios’un karar vermeme ve muhataplarıyla dalga geçerek uçurum kenarında yürüme eğiliminden dolayı tamamlanmadı.

 

Makarios Oriana Falatsi ile gerçekleştirdiği en özlü röportajda uçurum kenarında yürüme politikasına yönelik isteğini anlatmıştı. Kişisel bir hikayesini anlatan Makarios, müzakere stratejisini bir olayla şu şekilde yansıttı:

 

Makarios, Cikko Manastırında stajyer keşişti. Stajyerlerin sakal bırakması mecburi değildi ve Makarios da traş olmayı seviyordu. Manastırın papazı Hrisostomos ona sakal bırakması için baskı yapıyordu ve o da reddediyordu:

 

Papaz: Ya beni dinlersin, ya da gidersin.

 

Makarios: Tamam, gideceğim (eşyalarımı topladım – ne olacağını tam olarak biliyordum.)

 

Papaz: Gitme! Kal.

 

Makarios: Tamam, kalacağım.

 

Papaz: Ancak sakal bırakacak mısın?

 

Makarios: Hayır, bırakmayacağım.

 

Papaz: Dikkat et, çünkü sana vuracağım.

 

Makarios: Vur bana (bana vurmaya başladı ve vurduğu süre boyunca bağırıyordu)

 

Papaz: Sakal bırakacak mısın?

 

Makarios: Hayır!

 

Papaz: Şimdi bırakacak mısın?

 

Makarios: Hayır.

 

Sonuç olarak papaz bitap bir şekilde oturdu.

 

Papaz: Senden rica ediyorum. Bırak biraz uzasınlar. Çok az, benim geri adım attığımın görülmemesi için.

 

Makarios: Hayır!

 

Papaz: Lütfen, çok az, insanlar sana sakal mı bıraktın diye sorsunlar.

 

Makarios: (Gülümsedim). O kadar az mı?

 

Papaz: Evet. Bir santim bile değil.

 

Makarios: Tamam.

 

Falatsi’ye dediğine göre Makarios’un manastırdan gitme gibi en ufak bir niyeti yoktu. ‘Kendimi uçurumun kenarına doğru yönlendirmekten ve düşmemek için zamanında durmaktan her zaman hoşlanırım’ dedi. ‘Elbette başkaları, benim düşmeye, intihar etmeye hazır olduğuma inanıyorlar. Tam tersine ben frene ne zaman basacağımı bilerek, çok sakin bir şekilde devam ediyorum’.

 

Harding ile görüşmeler

 

Makarios, Cikko papazı ile oynadığı bu oyunu, first class Sömürgeler Bakanı ile de oynamaya çalıştı. Ancak boyun eğen papazın tam tersine Lennox Boyt, onu manastırdan ‘kovdu’.

 

Makarios, Kıbrıs hükümetinin öz yönetimi ile ilgili geçiş dönemi konusunda İngiliz Vali Sir John Harding ile görüşmelere 1955 yılının Ekim ayında başladı. EOKA’nın Yunanistan ile Enosis mücadelesi,   tamamıyla başlangıç aşamasındaydı. Sarsılan İngiltere İmparatorluğu, henüz saptanmamış bir gelecekte self-determinasyonu da ihtimal dışı bırakmadan, demokratik Anayasa ile Kıbrıslılara geniş otonomi sunarak Kıbrıs cephesini kapatmak istiyordu. İngilizler sadece savunma ve dış politika sorumluluğunu, ayrıca durum düzelene kadar iç güvenliği muhafaza etmek istediler.

 

Makarios ile Harding arasındaki görüşmeler, hükümetin Avam Kamarasında yapacağı ve Kıbrıs’ın yeni rejiminin genel ilkelerini anlatacağı bir açıklama planıyla sonuçlandı. Makarios olumlu yaklaşıyordu. Dağda EOKA’nın askeri lideri Y. Grivas ile buluştu ve ona bilgi verdi. Grivas, beraberindeki gerillalara mücadelelerinin sona erdiğini açıkladı. Hep birlikte bir hatıra fotoğrafı çektirdiler. Grivas’ın gerillalarla birlikte çektirdiği bu fotoğrafı ünlüdür.

 

Patlamalarla kabul

 

İngiltere Sömürgeler Bakanı Lennox Boyt, Makarios ile görüşmek ve nihai onayını almak için 29 Şubat 1956’da   Kıbrıs’a geldi. Makarios’un görüşmeleri kesme ve öneriyi reddetme gibi bir niyeti yoktu. Ancak evet demeden önce muhatabıyla oynamak istedi.

 

Makarios Lennox Boyt’u hoş olmayan bir patlama ile kabul etti. EOKA’nın görüşmeler nedeniyle sürdürdüğü ateşkese rağmen, görüşme başlamadan kısa süre önce Lefkoşa, 19 bombanın patlamasıyla sarsıldı. Makarios patlamalarla ilgili sorumluluğu Girvas’a yüklüyor, öte yandan Grivas da sorumluluğu, uzlaşmadan önce açıkçası daha fazla bir şey alabilmek için Lennox Boyt’a ‘güçlü mesaj’ göndermek isteyen Makarios’a atıyor.

 

Şu veya bu şekilde eğer Makarios açıklamanın içeriğini kabul etseydi, patlamalarla ilgili girişim, ikincil öneme sahip olacak. Ancak görüşmede İngiliz Sömürgeler Bakanına, Papaz Hrisostomos’a davrandığı gibi davranan Makarios, oyalama taktiğini oynamaya başladı. Patlamalardan da rahatsız olan Boyt, görüşmeyi sinirlenerek kesti ve şöyle söyledi: ‘Tanrı bile halkını kurtaramayacak’. Makarios şaşırdı. Onu yatıştırmaya çalıştı, ancak hali hazırda uçuruma doğru bir adım fazla atmıştı. Lennox Boyt’un intikam açıklamasının dürdüğü bu beş saniye, Kıbrıs’ın geleceğini belirledi. Bu kararın sonuçları hala Adayı sarsmaktadır.

 

Sürgünde

 

İngilizler onu Şeysel Adalarına sürgüne gönderdiler,   topluma karşı baskıcı önlemler aldılar ve Kıbrıslı Türklerle birlikte EOKA’yı bastırmaya çalıştılar. Enosis için başlayan mücadele, iki toplumlu çatışmaya dönüştü. İki yılda öyle şartlar oluştu ki Kıbrıs’ın bölünmesi artık an meselesiydi.

 

1957 yılında Makarios, uzlaşma işaretleri sergiledi ve İngilizler onu Şeysel Adalarından serbest bıraktılar, ancak onun Kıbrıs’a dönmesini yasakladılar. Atina’ya yerleşti ve o zamanki çalışma arkadaşı Nikos Kranidiotis’e göre EOKA mücadelesinin sona ermesi gerektiği görüşündeydi. Onunla yaptığı ilk görüşmede kendisine, halkın yorulduğunu ve özyönetimle ilgili mantıklı bir dönemin kabul edilmesi gerektiğini söylemişti. ‘Grivas’a yazacağım. Mücadelenin hali hazırda maksimumu verdiğine inanıyorum. Bundan böyle ek bir şey getirmiyor. Muhtemelen yoksun bırakıyor. Eğer o da hemfikir olursa, durmamız ve sürgüne gönderilmemden önce kopan noktadan müzakerelere başlamamız gerekecek’.

 

Ancak veriler değişmişti. Lennox Boyt Lefkoşa’yı ziyaret ettiği zaman, görüşmeler İngilizlerle Kıbrıslı Rumlar arasındaydı. Şimdi Kıbrıslı Türkler de sorunun parçasıydı.

 

Zürih’e doğru

 

Akdeniz bölgesinde egemen güç olarak baş gösteren ABD’nin cesaretlendirmesiyle Yunanistan ile Türkiye arasındaki perde gerisi müzakerelerden sonra Makarios,   Kıbrıslı Türklerle ortak olan bağımsız bir devletin kurulması ile ilgili Zürih Anlaşmalarını ciddi tereddütleri olmaksızın kabul etti. Anlaşmalarla 11 Şubat 1959 tarihinde Yunanistan ve Türkiye Başbakanları Karamnalis ile Menderes tarafından parafe edildiler.

 

Yani Rumlarla Türkler, sağcılarla solcular arasında üç yıllık öldürmelerin ve ayrılıkların ardından, 1959 yılında reddedilenden çok daha kötü bir çözüm kabul edildi. Bugün Harding önerisinin, bağlantısız bir bağımsızlığa veya hatta Enosis’e götürebilecek gerçekten kaybedilmiş bir fırsat olduğu geniş bir çevre tarafından kabul edilmektedir.

 

Anlaşmalar, İngiltere, Yunanistan ve Türkiye Dışişleri Bakanları tarafından, ayrıca iki Kıbrıslı lider Makarios ve Küçük tarafından 17 Şubat tarihinde Londra’da imzalanacaktı.

 

Makarios müzakere edebilmek amacıyla 35 önde gelen kişiyi Londra’ya çağırdı. Önde gelenlerle Makarios arasında   ilk toplantı 16 Şubat tarihinde Londra’nın ‘Park Lane’ Otelinde  yapıldı. Konuşan 27 kişiden 25’i Anlaşmalarının reddedilmesini destekledi.

 

Bu gelişme, anlaşmaları imzalamaya giden Yunan heyetinde paniğe neden oldu. Diplomat Angelos Vlaxos şöyle yazıyor: ‘O andan itibaren beş günlük bir sersemlik başladı. Bir tür kabus dolu gaidanaki* oyunu oynanıyordu. Makarios ve etrafında da bizler, her birimiz elimizde bir kurdele ile, bu kurdeleleri bağlarken, o da çözüyordu’.

 

Karamanlis’in müdahalesi

 

Müzakereler ertesi gün sabah da devam etti. Makarios, imzalayamayacağında ısrar etti ve toplantıya katılmayacağı tehdidinde bulundu. Atina’da hasta olan Karamanlis, Makarios’un itirazları hakkında bilgilendirilince, hemen Londra’yı ziyaret etmeye karar verdi.   Havaalanında Yunanistan Büyükelçiliğine gitti ve Makarios ile 35 önde gelen kişiden oluşan heyeti burada kabul etti. Vlahos şöyle yazıyor: ‘Büyükelçilikte Karamanlis Başpiskopos’u  herkesin önünde ‘Atina’dayken Zürih Anlaşmalarını kabul etmiş olduğunu’ söylemeye mecbur bıraktıktan sonra,  Yunanistan hükümetinin anlaşmaları imzalayacağını ve Kıbrıs politikasına bir son vereceğini söyledi’.

 

Makarios kararlıydı ve böyle bir çözümü imzalamaktansa bölünmeyi tercih ettiğini söyleyerek, anlaşmaların yeniden müzakere edilmesini istiyordu.   18 Şubat’ta  toplantı gerçekleşti ve İngiltere Dışişleri Bakanı Lloyd Makarios’a imzalamaya hazır olup olmadığını sordu. ‘Eğer şu ansa, hayır’ yanıtını verdi.

 

Toplantıya ara verildi. Bütün gece Yunan heyeti, 35 önde gelen kişiden 27’sini başlangıçtaki görüşlerini değiştirmeye ikna etti ve Makarios’a imzalamasını tavsiye ettiler. 19 Şubat 1959 sabahı Makarios Lloyd’a, Anlaşmaları imzalayacağı mesajını gönderdi.   İmza töreni Lancaster House’ta akşamüzeri yapıldı ve Makarios, hiç itiraz etmeden imzaladı.

 

Kazandık, ama…

 

19 Şubat gecesi Karamanlis bir resepsiyon verdi. Makarios geldiği zaman, Karamanlis’in etrafı aralarında E. Averof, Y. Seferis, A. Vlahos ve D. Bitsios’un da bulunduğu bir grup tarafından çevriliydi. Averof şöyle anlatır: ‘Başbakan’ın Başpiskopos’u karşılaması için çekildik, her türlü centilmenlikten önce Makarios gülümseyerek, Karamanlis’e şöyle söyledi:

 

-Sayın Başkan, imzalamayacağımı mı düşündünüz?

-O zaman bütün bunları bize neden yaptın? diye sordu Karamanlis.

-Kendi nedenlerim vardı, diye yanıt verdi Makarios, memnun bir şekilde gülümseyerek.

 

Karamanlis Makarios’u bundan dolayı hiç affetmedi. ‘Zürih konusunda birlikte anlaştık, ancak o Lancester House’tan Etnarh olarak bense ülkeyi haraç mezat satan kişi olarak çıktım’ diyordu.

 

Makarios Kıbrıs’a bir kurtarıcı gibi döndü ve bir kutlama mesajı yayınladı:

 

‘Yüzyılların karanlığı şimdi yerini gün ışığına bırakıyor ve atalarımızın ruhu, her yere şu büyük mesajı taşımak için uzun tarihin derinliklerinden ölümsüz bir şekilde doğuyor: Kazandık. Kıbrıs bugün özgürdür. Kutlayınız kardeşlerim!’

 

Gerçekte Makarios, Zürih anlaşmasına hiçbir zaman inanmadı.

 

Daha sonra Y. Papandreu’ya gönderdiği mektupta, ‘Ben bu anlaşmaları Kıbrıs Rumları adına imzalayan kişiyim… Ancak Anlaşmaların daimi rejimi teşkil edeceğine bir an olsun inanmadım’ diye yazıyordu. Anlaşmalara, self-determinasyon için bir istasyon gözüyle baktı, ancak bu hedefini tamamlamaya giden yolu, uçurumun kenarında yürüyerek hazırladı. Bu yol boyunca birçok kişi ona hayranlık duydu, onu cesaretinden, ısrarından ve uzlaşmazlığından dolayı göklere çıkardı. Ancak düşüşü sırasında ona tutunması için elini uzatacak tek bir kişi bile bulunmadı.

 

*(M.N: Gaidanaki denen oyununda ortaya bir değnek konur ve ucuna renkli kurdeleler bağlanır. Her kurdeleyi etrafında toplanan bir çocuk tutar ve çocukar değneğin etrafında şarkı söyleyerek dönmeye başlarlar. Çocuklardan biri, her defasında bir içerden ve bir dışardan geçer, böylece kurdeleler bağlanarak renkli bir görüntü ortaya çıkar).”


Makarios Drusiotis

Πολίτης

15/02/2009