• Thursday 25 April 2024

Articles in Turkish

Bilinçli Yunanlı bir sanatçı aranıyor

Atilla Olgaç’ın açıklamasının siyasi açıdan değerlendirilmesi talebi artık genel bir taleptir. Hükümet, Türkiye’nin savaş suçundan cezalandırılmasını isteyerek, konuyu hali hazırda Avrupa Konseyi Daimi Temsilciler Komitesinin gündemine getireceğini açıkladı. Bir kez daha duygularımızla hareket ediyoruz ve yanılgılara kapılıyoruz. Olgaç’ın anlattığı hikayenin gerçek olduğunu var sayalım… Neden olduğu sarsıntının ötesinde, bilinenlerin dışında fazla bir şey olmadı. İşgal, etnik temizlik ve Adaya yerleşik getirilmesi başlı başına bir suç değil midir? 70’li ve 80’li yıllarda henüz göçmenler çadırlarda yaşarken, Türkiye’nin bu suçlarla cezalandırılmasını başaramadıysak, 2004 yılındaki uygulamalarımızla onu akladığımız şimdilerde, bunu başaracak mıyız?

 

Hali hazırda Kıbrıs’ın Türkiye aleyhinde Avrupa Komisyonunda 4. Devletlerarası başvurusu var. Birkaç ay önce, Avrupa Komisyonu üyeleri Güvenlik Konseyine seçilmesi konusunda Türkiye’ye, Avusturya’dan daha fazla oy verdi. İnsan haklarına atıfta bulunduğumuz zaman, bunlara sadık kalmamız gerekmektedir. Bize siyasi açıdan bir şeyler sunduğunu düşündüğümüz zaman, bunlara atıfta bulunamayız.

 

Örneğin, 1974 yılının Ağustos ayında, EOKA B tarafından üç köy tamamıyla yok edildi. Tohni’deki erkek nüfusun infaz edilmesinden sonra, insani nedenlerden dolayı kuzeye ilk dulların ve öksüzlerin organize nakli başladı. Bu suçların yargılanmasını kaç kişi istedi? İnsan hakları için yanıp tutuşan bu toplum, neden katiller Rumca, mağdurlar da Türkçe konuştuğu zaman bu olayı ört bas etti? Bu iki yüzlülük ya da ırkçılık değil midir?

 

Kıbrıslı Türklerin kayıp listesinde, aralarında üç-dört yaşlarında çocukların da bulunduğu 500 kişi vardır. Bu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 12 Mayıs 2003 tarihli resmi gazetesinde yayınlandı. Yaklaşık yarısı, 1963-67 dönemlerinde kaçırıldı ve öldürüldü. Mayıs ve Haziran 1964 tarihleri arasında Mağusa’da kaybolan 32 Kıbrıslı Türkün isimleri de bunlar arasındadır. Mağusa’nın Türk gettolarına silahlı olarak giren ve Kıbrıslı Türklerle çatışan iki Yunan subayı ve bir Kıbrıslı polisin öldürülmesine misilleme olarak öldürülen masum vatandaşlar vardır.

 

Olaylarla ilgili raporda dönemim BM Genel Sekreteri U Thant, Kıbrıs devletinin ortaya koyduğu tutumu eleştirdi. ‘Suçluların adalete teslim edilmesi için hiçbir önlem alınmadı’ dedi. Aynı raporda, ‘UNFICYP’in bütün düzeylere defalarca gönderdiği mesajlara rağmen, ki buna kayıp olanların ya da cesetlerin bulunması konusunda Cumhurbaşkanına gönderilen mektup da dahildir, hiçbir ilerleme kaydedilmedi’ denilmektedir.   Bunlardan bir kısmı, 44 yıldır bir kuyudaydı ve Kayıpları Araştırma Komitesinin yaptığı kazıların ardından geçtiğimiz yıl Paralimni’de bulundu.

 

Birçok kişi şu soruyu soruyor: ‘Olgaç’ın itirafından dolayı Türkiye’nin sanık sandalyesinde olduğu şimdilerde, Kıbrıslı Türk mağdurlar konusunu neden gündeme getiriyorsunuz?’ Birincisi, hangi topluma ait olursa olsun vicdanımızda bütün Kıbrıslılar eşittir. İkincisi ve en önemlisi, kurtuluşu mahkeme salonlarında değil, günahtan arınmada bulacağımıza inanıyoruz.

 

Bu hikayeden olumlu bir şey çıktıysa, o da bizzat Türk kamuoyunda 1974 ‘barış harekatının’ ona eşlik eden aşırılık ve barbarlıkla, bir savaş olduğu yönündeki şoktu. Uzlaşma ile ilgili bir umut varsa, bu diyalogun yapılması gerekmektedir. Eğer hepimiz gerçeğin şokunu yaşamazsak, eğer aramızda özgürce konuşmazsak, eğer hatalarımızı ve aşırılıklarımızı kabul etmezsek, diğerimizin acısını anlamazsak, kurtuluş yönündeki yolu hiçbir zaman bulamayacağız. Sonsuza dek zavallı kalacağız, kaderimize ağlayacağız, bizden nefret eden ve bizim ayağımızı kaydıran yabancılara lanet okuyacağız ve kahramanlarımıza cömert bir şekilde şükredeceğiz.

 

Dolayısıyla bilinçli bir Yunanlı sanatçı aranıyor…


Makarios Drusiotis

Πολίτης

31/01/2009