• Saturday 2 August 2025

Articles in Turkish

Kıbrıs Sorununda Taze Hava

“Hristofyas’ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin üzerinden bir ay geçti. Kıbrıs sorunundaki atmosferin tamamıyla değişmesi için otuz gün yeterli oldu. Tassos Papadopulos’un politikası da bu dönemde tahttan indi. Sanki beş yıl boyunca mutlak egemen olan kişi o değildi.

 

Yeni Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanlığındaki ilk otuz gününde, Kıbrıs sorunundaki uygulamalarına kısa bir göz atacağız:

 

Uluslar arası toplum düzeyinde:

  • Kıbrıs’ı AB’nin izolasyonundan çıkardı.
  • Yabancı liderler Kıbrıs’ı ziyaret etmeye başladı.
  • İsveç ve İngiltere ile ilişkiler düzeldi.
  • Atina, eski Cumhurbaşkanı tarafından itilen çıkmazdan rahat bir nefes aldı.

İçteki atmosfer, özellikle de diğer taraftaki atmosfer çok önemlidir. Mehmet Ali Talat ile görüşmesinin ardından, işgal bölgelerindeki yaklaşım değişti, niyetimiz konusundaki kuşku giderildi ve uzlaşma dinamiği yaratılmaya başlandı.

 

 

 

Radikal Müdahale

 

Dimitris Hristofyas girişim üstlenerek, danışmanlar ve arabulucular olmadan Talat ile görüştü. Eski yoldaşlar olarak baş başa Kıbrıs’ın geleceğini görüştüler. Bir saatlik görüşmeden sonra, kapsamlı çözüm için müzakerelerin yeniden başlaması formülünü buldular.

 

Hristofyas-Talat görüşmesinin sonucu, Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili müzakereler tarihine en radikal gelişme olarak geçti. Çünkü:

  • Her iki lider de, kapsamlı çözüm amacıyla, yazdan önce doğrudan müzakerelerin başlaması konusunda taahhütte bulundu. Ortak açıklama bunu söylüyor ve komiteler işlerini yapacakları için en sonunda bu gerçekleşecek, çünkü iki tarafın da liderlikleri bu konuda siyasi iradeye sahiptirler.

Her ikisi de bu sefer son olacağını ve başarısız olmaları halinde, nihai bölünmenin geleceğini çok iyi biliyorlar. Hatta bölünmenin Kıbrıs için felaket getirici olacağını kabul ediyorlar ve milli bir felaketin isimleri ile anılmasını istemiyorlar.

  • Hristofyas ve Talat, bir yandan 8 Temmuz anlaşmasında, diğer yandan da Annan Planında ısrar etmediler. Sadece birbirlerini çözüm istedikleri konusunda ikna ettiler. Önemli olan budur. Daha sonra da kolayca bir formül buldular:

Üç ay içinde başlayacak olan doğrudan müzakereleri hazırlayacak komiteler kurulacak. Üç ay içinde, BM’nin Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerin 35 yılında yaptığı işleri tekrar anımsatmaktan ve hemfikir oldukları ya da anlaşamadıkları noktaları belirlemekten başka ne yapabilirler?

 

Annan Planını parça parça yapacaklar, hemfikir oldukları noktaları alacaklar, yapabilecekleri yerlerde anlaşmazlıkları giderecekler, bunları dıştan öneriler olarak değil, bizzat Kıbrıslıların ortak tezleri olarak gösterecekler. Geriye kalanları iyi niyetle müzakere edecekler, üzerinde anlaşmaya varılmış bir çözüme varmak için alıp verecekler.

 

Görüşmelerin sonucu, eski Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos’un, Mehmet Ali Talat’ın karar alacak konumda olmadığı ve Ankara’nın ona rehberlik ettiği yönündeki teorisini yıktı. Gündemsiz yapılan görüşmede Talat, Türkiye’nin onayını almadan çok önemli kararlar aldı. Elbette Türkiye’nin gölgesi gözle görülürdür. Ekonomik açından Türkiye’ye bağımlılık varken, işgal bölgelerindeki askeri etki açıktır. Ancak bugünkü Türkiye hükümeti ile atmosfer, Ecevit-Denktaş döneminden tamamıyla farklıdır.

 

 

Sonuçlar

 

Hali hazırda Kıbrıs’ta başka bir hava solunmaktadır. Medya’nın, alışkanlıkla karşılıklı sorumluluk yükleme oyununda ısrar etmesine ve anlaşmazlıklar bulmasına rağmen, liderler düzeyindeki siyasi atmosfer daha önce hiç olmadığı kadar iyidir. Liderler arasındaki görüşme, hiçbir zaman bu kadar dostane olmamıştı.

 

Sonuçlar tek başlarına konuşmaktadır:

  • İki liderin temsilcileri Yorgos Yakovu ve Özdil Nami, sadece iki görüşmede, komitelerin kurulmasında ve çalışmasında anlaştılar. Tasos Conis ve Raşit Pertev, 2006 yılının Haziran ayından bugüne kadar yaptıkları 52 görüşmede bunu başaramadılar. Bu, çıkmazın aşılması yönünde siyasi iradenin olmadığı anlamına gelmektedir.
  • Ledra caddesinin açılması kararının alındığı ve AB tarafından Yeşil Hat Tüzüğü temelinde geçiş noktası olarak onaylandığı 2004 yılından beri, bunun gerçekleşmesi mümkün olmadı. Otuz gün içinde, yöntemler bulundu, sorunlar çözüldü ve bugünlerde kapının açılması beklenmektedir.

 

İzolasyon

 

Hristofyas’ın ilk bir aylık Cumhurbaşkanlığı döneminde, uluslar arası faktörün ve özellikle de AB’nin ilgisi, Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının kaldırılmasından, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına dönüştü. Çözüm perspektifi olmamasından dolayı, izolasyonların kaldırılması, yani işgal bölgelerinin Tayvanlaştırılması yönünde ısrar ediliyordu. Bugün öncelikli olarak gündeme, izolasyonların kaldırılması değil, çözüm geliyor. Eğer müzakereler çökerse, bu konu o zaman görüşülecek. Sorumluluğa sahip olacak taraf, en ağır bedeli ödeyecek. Genel Sekreterin Yardımcısı Lynn Pascoe, BM’nin 2004 yılından beri görmeyi beklediği şeyi saptamak üzere Kıbrıs’a geldi: Bizzat Kıbrıslıların uzlaşıcı bir çözüm konusunda hazır oldukları yönündeki siyasi irade… Bunu, Genel Sekreterin Özel Temsilcisinin ataması izleyecek. Doğrudan müzakereler en kısa zamanda kapsamlı bir çözümün bulunması amacıyla, yazın başlayacak. Türkiye’deki kriz, doğrudan olmasa da, gelişmeleri etkilemektedir. Türkiye büyük kararlar almaya çağrıldığı zaman, sahne netleşecek. Türkiye’de sadece kapsamlı bir devriliş yaşanması ve üyelik sürecinin dondurulması durumunda –ki batılı diplomatlar bunun neredeyse imkansız olduğunu düşünüyorlar- Kıbrıs sorunu yeniden çıkmaza sürüklenecek.” (bşp)


Makarios Drusiotis

Πολίτης

30/03/2008